Paylaş
Manşetlerimiz şunlardı:
*
Tatile gider gibi kaçtılar / Annesi Mısır’a böyle kaçırdı / O çocuk ailesinden alınmalı / O sırıtma beni kalbimden bıçakladı / Peşindeyiz yargılanır / Dönüp hesap vermeliler.
*
Bir kere değil, iki kere değil, üç kere değil defalarca manşete taşıdık olayı.
En sert biçimde manşete taşıdık. Kurbandan ve ailesinden yana tavır alarak manşete taşıdık. Israrla, inatla manşete taşıdık.
*
Peşini asla bırakmadık olayın. Hiç geçiştirmedik. Hakkını verdik.
*
Biz bu manşetleri atarken...
Demirören Ailesi’nden bir kerecik olsun minnacık bir rica bile gelmedi.
Ben Hürriyet’in Yayın Yönetmeni olarak Demirören Ailesi’nden küçücük bir imayla karşılaşmadım.
Kazadan sonra ilk yaptığımız haberde de bu olmadı, son yaptığımız haberde de bu olmadı.
Aramızda konusu bile geçmedi bu olayın.
*
Sadece Hürriyet’te de değil.
Demirören Grubu’nun bütün mecralarında yaşanan bundan farklı değildi.
*
Bu konuyla ilgili iddiaları, tartışmaları, yaklaşımları izlerken bu tanıklığı göz önünde bulundurmanızı hararetle tavsiye ederim.
ALİ MAHİR BAŞARIR O SORUYA ŞÖYLE CEVAP VEREBİLİRDİ
CHP’li Ali Mahir Başarır’ın Halk TV’de İpek Özbey’le yaptığı röportajı izledim.
Olay şöyle cereyan etmiş:
*
İpek Özbey sormuş: Erdoğan’ın Özgür Özel’le Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu uzaklaştırmak ve Özel’le yarışmak istediği için görüştüğü değerlendirmeleri yapıldı. Böyle yorumlamak mümkün mü?”
*
Ali Mahir Başarır cevap vermiş: Ben Erdoğan’ın yerinde olsam Özgür Özel’le yarışmak istemem.
*
İpek Özbey tekrar sormuş: Diğerlerinden (İmamoğlu ve Yavaş’ı kastediyor) daha mı zor olur?
*
Ali Mahir Başarır şöyle demiş: Bana göre tabii ki.
*
Hakkını yemeyelim. Ali Mahir Başarır, cevabının sonraki kısmında şunu da söylemiş: “Özgür Özel, İmamoğlu, Mansur Yavaş... Hepimiz bütünüz. Bizim derdimiz birimizden birinin o koltukta (Cumhurbaşkanlığı koltuğunu kastediyor) oturması değil.”
*
Çok tepki aldı Başarır. Çok tepki alınca da İpek Özbey’in ilk sorduğu soruyu hatırlatıp “Ben soruya cevap verdim. O soruya başka nasıl cevap verebilirdim” diyerek kendini savundu.
*
Ali Mahir Başarır, bu soruya şöyle cevap verebilirdi ve hiçbir tartışmanın konusu olmazdı:
*
“Görüşmeyi Erdoğan istemedi ki. Özgür Özel istedi. Erdoğan da Özel’in talebine olumlu cevap verdi. Erdoğan’ın Özel’le görüşme talebini kabul etmesinin nedenini bilemem. Niyet okuyuculuğu yapmam. Ama niyeti ne olursa olsun partimiz, hangi adayla kazanacaksa o adayla karşısına çıkar.”
EN SİNİR ZIPLATAN SORU: YUMUŞAMA KİME YARAR
SİYASETTEKİ yumuşama nedeniyle tam biraz iyimser olacağız.
Barış Manço’nun bütün dünyasını yıkan “domates / biber / patlıcan” sesi gibi bir ses yükseliyor sağdan soldan:
*
“Yumuşama kime yarar?”
*
Bu soruya şöyle yanıt veresim var:
*
Halka yarar halka. Türkiye’ye yarar Türkiye’ye. Millete yarar millete.
KARŞIYAKA’DA LAİKÇİ ATAK
KARŞIYAKA Belediyesi’nin nikâh salonu.
Nikâh kıyılmadan önce aile, bir din görevlisine dua ettirmek istiyor.
Belediye nikâh memuru hanım, gayet haşin biçimde “Burada resmi nikâh kıyılıyor, dua edemezsiniz” diyerek mikrofonu çekip alıyor dua eden hocanın elinden.
*
Epeydir bu tür laikçi ataklara pek tanık olmuyorduk.
Seçim galibiyetinin getirdiği özgüven mi neden oldu acaba bu atağa?
SALİH MÜSLİM’İN EŞİ KİMİ PEYGAMBER İLAN ETTİ
PYD’nin başındaki Salih Müslim’in başı örtülü eşi Ayşe Müslim, bir salonda konuşma yapıyor.
Öcalan övgüsünü arşa çıkaran Ayşe Hanım, bir ara şöyle diyor:
*
“Apo peygamberler peygamberidir.”
*
Öcalan söz konusu olduğunda başındaki örtüye rağmen en sapkın ifadeleri kullanmaktan kaçınmayan PYD adlı yapının...
PKK’dan farklı olduğunu söyleyene kim inanır?
SANİ BEY EMEKLİLİĞİNDE CAN YÜCEL OKUMALI
TAV’ı kuran ve başarıyla yöneten Sani Şener, çok sempatik bir isimdir.
Sani Bey, TAV’ın yönetiminden ayrılma kararı almış.
Ayrılırken de çalışma arkadaşlarına bir mektup göndermiş. Mektubunda Can Yücel’e ait olduğunu söylediği şu dizelere yer vermiş:
*
“Vakti gelince gitmenin adıdır, gün batımı / Ömürden, gönülden, günden.”
*
Sani Şener, başarılı iş hayatının sadece iki buçuk saatini Can Yücel’e ayırmış olsaydı...
Can Yücel’in üslubunu, hınzırlığını, ince alayını, sade suya tirit romantizmle uzaktan yakından bir alakası olmadığını, pastoral allameliklere yüz vermediğini hemen kavrardı.
Ve koca Can Yücel’i Facebook şairine dönüştüren şu körkütük cehalet ortamına lanet ederdi.
*
Neyse... Neyse... Sani Şener için vakit geç değil. Emeklilik günlerinde biraz Can Yücel okuyarak olayı telafi edebilir.
Paylaş